Tag Archives: obezite

Fakirseniz Obezsiniz

Fakİrsenİzobezsİnİz

Çocukluk çağında gelişen obezite çok ciddi bir problem. Obezitenin zararlarını sigaranın zararlarına benzetirsek, sorunun çözümü açısından da bir adım atabiliriz. Mesela 12 yaşında bir çocuğun elinde sigara görsek irkiliriz, ama obez çocuklar bizlere sevimli gelmesi yine bu sorunun çözümü açısından bir handikap teşkil ediyor. Tabii, bir de sosyal belleğimizde ikinci dünya savaşı sırasında ekmeğin karneyle dağıtıldığı, yani kaloriye erişimin kısıtlı olduğu, yağ rezervi olanların bu nedenle hayatta kalma şansının daha fazla olduğu bir dönem var. Fakat çağ değişti, açlık çoğu yerde kalmadı, ama bunun yerini çöp yiyecekler aldı. Bir an önce büyüsün diye tavuklara ne veriyorlarsa, muhtemelen bizlere de onu veriyorlar. Paketli yiyeceklerin içeriğini gözden geçirin, hepsinin içinde palm yağı veya palm yağı yazmamak için de hurma yağı, nebati yağ, bitkisel yağ diye yazıları göreceksiniz. Şeker yerini früktoz şurubuna bırakmış durumda. Peynir ise normalde sütten üretilmesi gerekirken, artık kimyasal malzemelerden tazecik üretiliyor. 10 litre sütten 1 kilogram peynir elde edebildiğinizi düşünürsek, ucuz üretim için “miş” gibi olması yeterli değil mi?

Çoklu mahrumiyet indeksi, aşağıdaki maddelere bakılarak hesaplanır:

  1. Gelir mahrumiyeti
  2. İş mahrumiyeti
  3. Eğitim, öğretim ve vasıf mahrumiyeti
  4. Sağlık mahrumiyeti ve engellilik
  5. Suç
  6. Barınma ve hizmette engeller
  7. Yaşanan çevre mahrumiyeti

İngiltere’de yapılan çalışmada mahrumiyet ile çocukluk çağı obezitesi arasında güçlü bir ilişki tespit edilmiştir. En mahrum alanlardaki çocuklar 2 kat daha fazla obezdir (%12,7’ye karşı %5.7). Ciddi obezite ise en mahrum bölgelerde yaşayan çocuklarda 3 kat daha fazladır (%3.8’e karşı %1).

Mahrumiyet ve Obezite

2006 yılından 2018 yılına gelindiğinde bu ara %1.6 artmıştır, çünkü en az mahrumiyet yaşayan çocuklarda obezite azalmıştır. 11 yaşa gelen 3 çocuktan bir tanesi kilolu veya obezdir.

Özellikle mahrumiyet bölgelerinde fast-food satan restoran sayısının da daha fazla olduğu tespit edilmiş ve çocukların okula giderken çöp yiyeceklerle beslendikleri, sağlıklı olan taze meyve ve sebzeye erişimlerinin sınırlı olduğu gözlemlenmiştir.

fast food yoğunluğu

Ülkemizde Durum Nedir?

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan ‘Çocukluk Çağı Obezite Araştırması (COSI-TR) Ön Sonuçları’na göre, Türkiye’de her beş çocuktan birisi şişman ve obezite yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda önemli bir sorun haline gelmiş durumda. Ön sonuçları açıklanan araştırma, ülke çapında 216 ilköğretim okulundan 2 bin 541 kız ve 2 bin 560 erkek olmak üzere, toplam 5 bin 740 öğrenci üzerinde gerçekleştirildi. Araştırmaya göre, erkek ve kızların toplam Beden Kitle İndeksi hesaplamalarında yüzde 75,5’inin normal, yüzde 14,2’sinin hafif şişman ve yüzde 8,3’ünün şişman olduğu tespit edildi. Bu verilere göre, Türkiye’de çocukların yüzde 22,5’i yani 5 çocuktan biri şişman olarak tanımlandı.

Bölgelere göre şişmanlık dağılımı da farklılaşmaktadır. Şişmanlığın en yüksek olduğu bölge Doğu Karadeniz Bölgesi (%41,3), İstanbul (%28,3), Ege Bölgesi (%26,3) ve Akdeniz Bölgesidir (%25).

Eve Gidecek Sonuç

Çocuklarımızın sağlığı için onları sağlıklı besinlerle besleyelim, endüstriyel gıdalardan uzak durmalarını sağlayalım. Ayrıca sosyal sorumluluk projesi olarak mahrumiyet bölgelerine sağlıklı beslenme aşevleri açılabilir, bu konuda proje geliştirmek şarttır.

https://www.bbc.com/news/health-44642027

https://digital.nhs.uk/data-and-information/publications/statistical/national-child-measurement-programme/2017-18-school-year/deprivation—year-6

https://www.medikalakademi.com.tr/wp-content/uploads/2013/12/cocukluk-cagi-obezite-arastirmasi.pdf

Reklam

Fakirseniz Obezsiniz için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Yeni Obezite İlacı Lorcaserin

Araba kullanırken hemen herkesin sinir olduğu sürücüler, sürekli makas atarak gidenler… Her ne kadar anlık hızlanmaları olsa da, nihayetinde gidilmesi planlanan yere daha hızlı ulaşamadıkları gibi, hem daha fazla yakıt harcıyorlar, hem de kaza riskini ciddi anlamda arttırıyorlar. Bu meyanda birazdan bahsedeceğim çalışmanın sonucunu yazmadan önce, bence dünyaya gelişimizin amacının sadece “mücadele” etmek, istisnasız kendimiz dâhil herkesle, her şeyle olduğunu belirteyim.

Obezitenin, çağımızın hastalığı olduğunu; çözümünün ise oldukça basit olduğunu biliyoruz. Ancak, obezitenin ilaçla tedavisi her zaman popüler olmaya devam etmektedir. Geçmişte kullanılan ilaçların bir kısmı ölümcül yan etkilerinden dolay geri çekildi (isomerid, sibutramin), fakat arayış halen devam etmekte…

Lorcaserin serotonin 2C (5-HT2C)  reseptörü agonistidir. Bu şekilde yiyecek alımını azaltarak kilo kaybına neden olduğu düşünülmektedir. Bu serotonin reseptörünü seçici olmadan uyaran diğer ilaçlar (fenfluramine ve dexfenfluramine) da kilo kaybına neden olmakta, ancak kalp kapağında hasara neden olduğu için kullanılmamaktadır. Bazı gıda takviyesi diye satılan kilo verdirici ilaçlara da bu etken maddeler konulduğu bilinmektedir. Bu tip ilaçlardan kesinlikle kaçınmak gerektiğini bu vesileyle bir defa daha hatırlatayım.

 

Çalışmaya 12,000 (aterosklerotik) kalp damar hastalığı veya çok sayıda kalp damar hastalığı riski olan fazla kilolu veya obez hasta alınmış ve sabah akşam 10mg lorcaserin veya plasebo (içinde etken madde olmayan hap) verilmiş.

Birinci Yılda Sonuçlar

Lorcaserin

Hastaların %38’inde en az %5 kilo kaybı lorcaserin grubunda gözlenmiş. Plasebo verilende de bu oran %17 olarak gözlenmiş. Yani, lorcaserin kilo verdirmede plaseboya göre daha etkili bir ilaç olduğu ortaya çıkmış.

Yan etkilerine bakıldığında ise çok ciddi yan etkiler görülmemekle birlikte, eski obezite ilaçlarının korkulu rüyası kalp kapaklarında yeni gelişen veya ilerleyen hastalık, lorcaserin grubunda %0.5 fazla gözlenmiş. Bu artış küçük olsa da uzun dönemde nereye varacağını kestirmek mümkün değildir.

Bu ilaç ile ilgili şahsi fikrim, kullanmak için acele etmemek gerektiğidir.

 

Erin A. Bohula, et al. “Cardiovascular Safety of Lorcaserin in Overweight or Obese Patients”. DOI: 10.1056/NEJMoa1808721

Julie R. Ingelfinger, M.D., and Clifford J. Rosen, M.D. “ Lorcaserin — Elixir or Liability?”.  DOI: 10.1056/NEJMe1810855

Yeni Obezite İlacı Lorcaserin için yorumlar kapalı

Filed under Endokrin Hastalıklar, Genel Sağlık, Hipertansiyon, Kolesterol, Şeker Hastalığı (Diyabet)

Günde Kaç Adım Atılırsa Obezite En Az Yarı Yarıya Azalır?

Türkiye Adım Sayısı

Bundan 30 yıl önce eskrime başladığımda kendime ait bir silahım (eskrimde kılıç denilince, kılıç branşı akla gelir) bile yoktu. Sanki Sezen Aksu’nun “Bir Kedim Bile Yok” şarkısını andırsa da, aslında çoğu sporcunun da kendine ait bir malzemesinin olduğunu o dönemde hatırlamıyorum.  Üniversite, uzmanlık vesaire bitip, biraz kendime zaman ayırabileceğim zamanda benim için dünyanın en iyi hocası olan Meral Gören’in yakınımızdaki spor salonuna görevlendirilmesiyle tekrar başladığım eskrimde, inanılmaz bir değişim gördüm. Malzemeler aslında aynı pahalılıkta olsa bile, sporcuların her malzemesi bol bol vardı. Bu hem ülkemizin zenginleştiğini, hem de ailelerin spora yatırım yapabildiğini göstermesi nedeniyle benim için sevindirici oldu. Doktor, hep eskrim konuşuyorsun, yazıya dön mü dediniz? Tabii ki dönerim, ancak biliyorsunuz ki, Türkiye Eskrim Federasyonunun en önemli kurulu olan Sağlık Kurulu üyesi olduğumu sizlere tekrar hatırlatmak isterim:)

 

Akıllı telefonlar hayatımızın bir parçası, hatta hastalarıma sorduğum sorulardan bir tanesi de kaç adım atıyorsunuz, akıllı telefondan gösterin oluyor. Ben bu sessiz devrimi gerçekten beğeniyorum, çünkü ancak ölçebildiğiniz şeyleri yönetebiliyorsunuz; bunun karşılığında da gizlilik ortadan kalkıyor.

 

Bu çalışma akıllı telefonlara yüklenen bir uygulama ile yapılmış ve 717,527 kişinin 68 milyon günündeki fiziksel aktivitesi araştırılmış. Bu çalışmaya 111 ülke alınmış.

En fazla Japonya’ da adım atılırken (5846 adım), en az adım ise Suudi Arabistan’da (3103 adım) atıldığı gözlenmiş. Benim şahsi gözlemim de, özellikle Kuzey Irak’ta ve Suudi Arabistan’da inanılmaz oranlarda obezite var ve insanların çoğu da tip 2 şeker hastası. Bunların hiç biri de ne diyet yapıyor, ne de egzersiz yapıyor, ayrıca önerilen tedaviler de uygun değil.

Çalışmanın geneline bakıldığında ortalama 1000 adım atan kadın ve erkeklerde obezite oranı %30 iken. Pardon, kısa bir ara vermem lazım, akıllı saatim kalk yürü diye uyardı…

 

Kadınlarda 8000 adım ve üzerinde obezite oranı %10’a iniyor.

Erkeklerde ise 8000 adım ve üzeri obezite oranı %20’e iniyor. Bu da, gerçekten ciddi bir fark.

 

Bir de işin toplum sağlığına bakıldığı zaman, obeziteyle en fazla ilişkili parametre aktivite eşitsizliği olmuş, yine örneğin Suudi Arabistan’da kadınlar çok az adım atarken, erkekler daha fazla adım atmasına aktivite eşitsizliği denmiş. Toplum sağlığı açısından sadece bir grup insanın değil, toplumun tamamının fazla adım atması teşvik edilmelidir.

Toplum sağlığını ilgilendiren ikinci konu da çevrenin yürümeye müsait olup olmaması. Haliyle yürünebilir yerlerde yaşayanlar, daha fazla adım atıyor.

Son resim de dün attığım adım sayısı… Yollarda görüşmek üzere :)

IMG_3804

 

 

 

 

Tim Althoff, et al. “Large-scale physical activity data reveal worldwide

activity inequality”. doi:10.1038/nature23018.

 

 

Günde Kaç Adım Atılırsa Obezite En Az Yarı Yarıya Azalır? için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Para Yaşamı Uzatır Mı?

coins-currency-investment-insurance

Bitmeyen bir konu: para. Parayla saadet olur mu olmaz mı bilmiyorum, ama bugün konuşacağımız bu çalışmada hane içi kazancın yaşamı uzattığı gözleniyor, ama nasıl ? Mademki hepimiz sonsuza kadar sağlık ve mutluluk içinde yaşamak istiyoruz, o zaman bunu araştıralım.

 

Çalışma ABD’de yapılmış ve 40 ile 76 yaşındaki insanlar araştırılmış. Ortalama yaş 53 ortalama hane içi gelir 61,175 dolar olarak tespit edilmiş.

 

Çalışmada       Erkeklerde ölüm oranın 596,3 (100,000’de)

Kadınlarda ölüm oranının 375,1 (100,000’de) olduğu gözlenmiş.

 

  1. Zenginler Uzun Yaşıyor

 

En zengin erkekler ile en fakir erkekler karşılaştırıldığında, en zengin erkeklerin 14,6 yıl daha fazla yaşadığı

 

En zengin kadınlar ile en fakir kadınlar karşılaştırıldığında, en zengin kadınların 10,1 yıl daha fazla yaşadığı belirlenmiş.

 

  1. Modern Çağ Zenginleri Daha Uzun Yaşatıyor

 

2001 ve 2014 yılları arasında yaşama beklentisi değişikliğine bakacak olursak:

 

En zengin erkekler 2,34 yıl, en zengin kadınlar 2,91 yıl daha fazla yaşarken

En fakir erkekler 0,32 yıl, en fakir kadınlar 0,04 yıl daha fazla yaşıyor.

 

  1. Fakirseniz ve Uzun Yaşamak İstiyorsanız Yaşadığınız Yeri Bilin

 

ABD’de bazı bölgelerde (NV, IN, OK) yaşam fakirseniz daha kısayken Kaliforniya, New York eyaletinde yaşıyorsa 4,5 yıl uzun yaşadığı gözlenmiş.

 

  1. Fakirseniz Sigara İçmeyin

 

Özellikle sigara içimi yaşam beklentisini, geliri en az olan grupta ciddi bir şekilde azaltıyor. Keza obezite de benzer katkıda bulunurken, egzersiz ömrü bu grup insanda azaltıyor.

 

Yorumlarınızı bekliyorum.

 

 

Raj Chetty, et al. “The Association Between Income and Life Expectancy in the United States, 2001-2014” JAMA. Published online April 10, 2016. doi:10.1001/jama.2016.4226

Para Yaşamı Uzatır Mı? için yorumlar kapalı

Filed under Genel, Genel Sağlık

Kahverengi Yağ Dokusu, Soğuk Havalar ve Obezite

soğuk havaVücudumuzda iki türlü yağ dokusu bulunmaktadır. Daha az sıklıkla duymuş olduğunuz kahverengi yağ dokusu miktarca da az bulunmaktadır. Bu dokunun özellikle soğuğa adaptasyon sağlamamızda etkili olduğu düşünülmektedir.

Bu dokunun insanda olduğu düşünülmekteydi, ancak PET/CT’nin (pozitron emisyon tomografisi/ bilgisayarlı tomografi) hayatımıza girmesinden sonra, bu dokuların nerede bulunduklarını ve nasıl değiştiklerini daha iyi ölçer olduk.

Şu zamana kadar kahverengi yağ dokusunu (KYD) arttıran yegane şeyin soğuk olduğunu biliyoruz. Akut (hızlı, kısa süreli) olarak soğuğa maruz kalma KYD aktivitesini arttırırken, uzun dönemli soğuğa maruz kalma da KYD hacmini arttırmaktadır.

Beş gönüllü sağlıklı insanda yapılan bir çalışmada, kişiler 1. ay 24 oC’ye,  2. ay 19 oC’ye,  3. ay 24 oC’ye,  4. ay 24 oC’ye maruz bırakılmışlardır. KYD hacmi ise 1. ay 55 mL, ikinci ay78 mL, 3. ay 63 mL ve 4. ay 58mL olarak bulunmuştur. Bu çalışmada katılımcıların kilolarında veya şeker, insülin düzeylerinde bir değişim bulunmamıştır.

Çağımızın hastalığı biliyorsunuz obezite. Ev sıcaklığının yıllar içinde arttığı da bir gerçek. Yine yapılan bir çalışmada, ev sıcaklığı arttıkça obezite oranı 2 katına çıktığı tespit edilmiştir. Bu tabiî ki ev sıcaklığını kutuplar seviyesine indirelim anlamına gelmiyor; ama evde yaşlı veya bebek yoksa alt sınırlarda (19-20 oC) tutmak sanki faydalıymış gibi durmaktadır.

Hafif soğuk ortamda ve sıcak ortamda resimde görüldüğü gibi metabolizma hızı artmaktadır. Bu artış soğukta, hem kahverengi yağ dokusunun çalışmasıyla (titremeden ısı oluşumu) ve kasların çalışmasıyla (titreyerek ısı oluşumu); sıcakta ise terleme ile olmaktadır.

Sonuç

Ev sıcaklığı ne çok düşük, ne de çok yüksek olması gerekir; eğer evde yaşlı, kronik hastalığı olan veya çok küçük yoksa 18 oC üzerinde tutmak faydalı olacaktır.

http://diabetes.diabetesjournals.org/content/63/11/3686.long

S1043-2760%2814%2900010-1.pdf erişimi için tıklayın

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21285941

Min_temp_threshold_for_homes_in_winter.pdf erişimi için tıklayın

http://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa0810780#t=articleTop

Kahverengi Yağ Dokusu, Soğuk Havalar ve Obezite için yorumlar kapalı

Filed under Akciğer Hastalıkları

Betatrophin , Tip 2 Şeker Hastalığının Gelişiminde Yeni Halka

Hap Bilgi

Tip 2 Şeker hastalığının genellikle nedeni enerji dengesindeki bozukluk. Yapılan çalışmalar genlerin de etkili olduğunu gösterse de, İngilizce ses benzeşmesi olan “Nature? Nurture?” yani “doğa mı?”, “yetiştirilmek, beslenmek mi?” sorusunun cevabının daha çok beslenmek olduğunu biliyoruz.

Peki, insülin direnci nedir?

……….

Hayır, o değil. İnsülin direnci, kilo vermeye direnç değildir.

Gel anlatayım:

Bir şekilde ihtiyacının üzerinde kalori tüketmeye başladın; artık spora da pek vakit bulamıyorsun. Hafiften göbek çıkmaya başladı. Ama olsun, ne de olsa işin yoğun, ancak yetişebiliyorsun. Yemezsen de kafan duruyor, işini yapamaz hale geliyorsun. Bir de yemezsen ne olacak, ölümlü dünya değil mi? Bu kadar güzel lezzet varken varsın biraz kaçsın ne olur?

İşte bu noktada vücudundaki hücreler de diyor ki: yahu adama bak, bizi şeker boğdu. Biz bu kadar şekeri içeri alsak reçel oluruz ve ölürüz. Biz, bu şekerin girişini engelleyelim- kapılarımızı azaltalım ( #direnhücre #insülinediren).

Bu şekilde hücreler kendini korumaya alıyor, ancak pankreas da yaptığı kan şekeri ölçümlerini yüksek buluyor ve otomatik olarak da insülin miktarını arttırıyor. Ama, pankreasdaki insülin yapan beta hücreler, sayıları kadar insülin üretebiliyor; daha fazla üretim için kapasitesini arttırması gerekiyor, yani teşvik alıp (betatrophin) daha fazla makine (beta hücresi) alınıyor ve insülin artıyor ( #çok#insülin).

Yani hücreler direniyor, pankreas üretimi arttırıyor, insülin miktarı patlıyor. Olay şirazesinden çıkıyor. Olayın çözümü sence ne olmalı?

Yarın sözlü sınav yapacağım; bu konulardan gelecek sorular, yoksa TEOG’da çuvallarsın. Bak, demedi deme… :))

Detaylı Bilgi

Betatrofin, 2013’de keşfedilmiş bir molekül. Harvard Kök Hücre Enstitüsünden çalışmacılar bir insülin reseptör antagonisti olan S961 peptidi ile çalışmışlar. Fare deneyinde S961’in en yüksek dozlarında, beta hücre replikasyonunda 12 kat artış tesbit etmişler.

S961 uygulandığında, mikroarray analizi tek bir genin upregüle olduğu gözlenmiş; karaciğerde 4 kat, beyaz yağda 3 kat artan bu gene betatrofin adını vermişler.

Betatrofin uygulan farelerde ise pankreasdaki beta hücre alanın 3 kat genişlediğini gözlemlemişler.

Bu arada çalışma dizaynının ve yazının anlaşılabilirliğinin de mükemmel olduğunu belirtmek isterim; yazının tamamını free-fulltext olarak okuyabilirsiniz  (http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0092867413004492)

Klinik Translasyon

Çin’de yapılan bir çalışmada, yeni tanı konulan tip 2 diyabet hastalarının serum betatrofin düzeyi 613 pg/mL iken, sağlıklı kontrollerde 296 bulunmuş (p<0.01)

Serum betatrofin ile pozitif korelasyonu olan parametreler ise: yaş, OGTT 2. saat, postprandial serum insülin. Negatif korelasyon ise tahmin edilebileceği HOMA-IR ve matsuda indeksi ile olmuştur.

Kaynaklar:

  1. Peng Yi, Ji-Sun Park, Douglas A. Melton. “Betatrophin: A Hormone that Controls Pancreatic β Cell Proliferation”. Cell, Volume 153, Issue 4, 9 May 2013, Pages 747–758
  2. Hao Hu, et al. “Increased Circulating Levels of Betatrophin in Newly Diagnosed Type 2 Diabetic Patients”. Diabetes Care October 2014 vol. 37 no. 10 2718-2722

Betatrophin , Tip 2 Şeker Hastalığının Gelişiminde Yeni Halka için yorumlar kapalı

Filed under Şeker Hastalığı (Diyabet)

Bölüm 2: Şeker Mi Depresyon Yapar, Depresyon mu Şeker?

Nerede kalmıştık? Mavi hap, kırmızı hap geriliminin içindeyken bir karar vermemiz gerekti. Aslında bu muamma gerçekten de beynimizin içine ne kadar hapis olduğumuzu gösteren bir soru. En somut şekliyle ifade edersem, objektif olarak her iki gözümüzün gördüğü ışık yansımalarını facebook’a koysak kimse beğenmezdi, hâlbuki beynimiz her iki gözden gelen sinyalleri geniş açılı ve net bir görüntü elde etmek için işlemden geçirir ve mükemmel bir şekilde bize sunar. Yani normal şartlarda kırmızı hapı düzenli olarak beynimiz bize yutturuyor: belki de kendi içinden şunu diyordur:” Al bakayım çocuğum, fazla kafaya bir şeyi takma, sen süper normalsin, beni de fazla yorma”

Evet, sevgili dostlar, kırmızı hapı tercih edenler için bu yazının sonuna geldik: “Bol bol yemek yiyin, hareket etmeyin, kilonuz olabilir, ama sizden kilolular var, şekeriniz olabilir, ama yine de sizden fazla şekeri olan, komaya girenler. Siz aşırı normalsiniz.”

Mavi hapı yutup acı gerçekleri duymak isteyenler için ise yazımın bilimsel kanıtını sunuyorum.

Depresyonda olan hastalarda tip2 diyabet gelişiminin arttığını ilk bölümde söz etmişti. Fakat şekeri olan insanlarda da depresyon olma ihtimali, şekeri olmayanlara göre 2 kat fazla. Şeker hastalığının, kalp damar hastalığının ve depresyonun kanda iltihabi durumu arttırdığını biliyoruz. Ancak hem şekeri olan hem de depresyonu olanlarda etkileşim nasıl olur? İşte bu soru 1710 kişide araştırıldığında depresif semptomların artışı ile kandaki iltihabi belirteçlerin de arttığı bulunmuştur.

Başka bir çalışmada ise, 58.547 kişi değerlendirilmiş ve başlangıçta obez olanlarda depresyon gelişme riski daha yüksek bulunmuştur.

Bu birbirini besleyen depresyon-obezite çarkını bozmanın tek yolu ise diyet ve egzersizden geçmektedir ve bunun sürekliliği önem arz etmektedir.

Mavi veya kırmızı veya ikisi birden? Seçim yapmamak da mavi yutmak demek, unutma…

Jean-Pierre S. Laake, et al. “The Association Between Depressive Symptoms and Systemic Inflammation in People With Type 2 Diabetes: Findings From the South London Diabetes Study”. Diabetes Care August 2014 vol. 37 no. 8 2186-2192.

Floriana S. Luppino, MD; Leonore M. de Wit, MS; Paul F. Bouvy, MD, PhD; Theo Stijnen, PhD; Pim Cuijpers, PhD; Brenda W. J. H. Penninx, PhD; Frans G. Zitman, MD, PhD. “Overweight, Obesity, and Depression A Systematic Review and Meta-analysis of Longitudinal Studies” Arch Gen Psychiatry. 2010;67(3):220-229.

Bölüm 2: Şeker Mi Depresyon Yapar, Depresyon mu Şeker? için yorumlar kapalı

Filed under Depresyon, Akıl ve Ruh, Şeker Hastalığı (Diyabet)

Diyet ve Depresyon: Çözüm Nedir?

İnsanların en büyük sıkıntısı hedeflerinin olmamasıdır. Eğer geçerli bir hedefiniz yoksa, boşlukta avere dolaşmak zorunda kalırsınız. Geçerli hedefler arasında da mutluluk ve para bulunmamaktadır. Ancak ve ne yazık ki bir kısım insan da hedeflerine mutluluğu ve parayı koyup, bu hedeflere de ulaşamamaktadır.

 

Mutlu olmak için yiyecek tüketmek de benzer şekilde hedefi ıskalatmakta ve kişiyi depresyona sokmaktadır. Beynimiz, şahsımıza ait bir organ olsa da, bir makine olduğunu unutmamalı ve klavuzuna uygun davranmalıyız.

 

Fareler ve İnsanlar

Evine fare girenler bilir (bizimkisine girdiği için ben biliyorum); inanılmaz akıllı hayvanlardır. İşte bu yüzden de psikolojik testler fareler üzerinde sıklıkla yapılır. Bugün bahsedeceğim çalışma, lezzetli ve fazla yağlı diyetin (FYD) depresyon benzeri davranışlara etkisi ve beynin ödül yolunda yarattığı biyokimyasal değişiklikleri araştırmaktadır. Bu çalışma aynı zamand diyetle gelişen obeziteye bağlı depresyon gelişimine neden olannöral yolu da anlamaya yönelik yapılmıştır. Okumaya devam et

Diyet ve Depresyon: Çözüm Nedir? için yorumlar kapalı

Filed under Genel, Şeker Hastalığı (Diyabet)

Şeker ve Uyku

English: The blue circle is the global symbol ...

English: The blue circle is the global symbol for diabetes, introduced by the International Diabetes Federation with the aim of giving diabetes a common identity, supporting existing efforts to raise awareness of diabetes and placing the diabetes epidemic firmly in the public spotlight. (Photo credit: Wikipedia)

Sağlık aşırılıkları sevmiyor, azı da cezalandırıyor, çok olanı da cezalandırıyor, ortaya karar kılıyor.

Çalışma

20 yaşının üzerindeki 4870 tip 2 şeker hastalığı olan Japon çalışmaya alınmıştır. Uyku süreleri 4,5 saat, 4,5-5,4 saat, 5,5-6,4 saat, 6,5-7,4 saat, 7,5-8,4 saat ve 8,5 saatten fazla olmak üzere değerlendirilmiştir.

HbA1c’nin en iyi olduğu uyku süresi 6,5-7,4 saat uyuyanlar arasında bulunmuştur. Az uyku da, çok uyku da HbA1c seviyesini yükseltmektedir. Benzer etkileşim obeziteyle de bulunmuştur.

Okumaya devam et

Şeker ve Uyku için yorumlar kapalı

Filed under Şeker Hastalığı (Diyabet)

Şeker Tedavisinde Yeni Bir Oyuncu

Mechanism of insulin release in normal pancrea...

Mechanism of insulin release in normal pancreatic beta cells. Insulin production is more or less constant within the beta cells. Its release is triggered by food, chiefly food containing absorbable glucose. (Photo credit: Wikipedia)

Yeni çalışmaları gözden geçirirken, insanlığın ne kadar çok bilgi biriktirebildiğini, sistematik çalışmanın nelere kadir olduğunu görmek beni büyülüyor. Şeker hastalığının (Tip2 şeker hastalığı) ne kadar karışık bir hastalık olduğunu da bu vesile ile öğreniyoruz.

 

Serbest Yağ Asitleri

 

Yağ asitleri trigliserit veya fosfolipit gibi başka moleküllerde yer alabilirler. Başka moleküllere bağlı olmadıklarını özellike belirtmek amacıyla “serbest yağ asidi” olarak da adlandırılabilirler.

 

Serbest yağ asitleri vücuttaki çoğu doku için önemli bir enerji kaynağıdır, çünkü parçalanmaları sonucunda çok sayıda ATP molekülünün oluşmasını sağlarlar. Çoğu hücre tipi enerji elde etmek için hem glikoz hem de yağ asitleri kullanabilir. Ancak kalp ve kas hücreleri yağ asitlerini tercih ederler. Beyin ise yağ asitlerini yakıt olarak kullanmaz, onlar yerine glikoz, veya keton cisimcikleri kullanır. Keton cisimcikleri karaciğer tarafından açlık veya düşük Okumaya devam et

Şeker Tedavisinde Yeni Bir Oyuncu için yorumlar kapalı

Filed under Şeker Hastalığı (Diyabet)

Plastik Şişelerin Yapıldığı Bisfenol A Kilo Mu Yapıyor?

Water dispenser

Water dispenser (Photo credit: Kai Hendry)

Çocukluk çağında obezite oranının kaygı verici şekilde artışı, bu durumun birden fazla etkenin sonucu olduğunu düşündürüyor. Çevresel faktörler arasında da en sık adı geçen “bisphenol-a”dır. Bisphenol A (BPA) 1960’dan beri sert plastik şişe ve metal bazlı yiyecek-içecek kutularında kullanılan endüstriyel kimyasaldır.

Yapılan standartize toksikoloji çalışmaları, insanların düşük dozda BPA’ya maruz kalmalarının sakıncalı olmadığını desteklemektedir. Ancak, yakın zamanda yapılan çalışmalar, belirgin olmayan etkilerin değerlendirlmesini sağlayacak yeni yaklaşımları kullanmışlardır. ABD’de hem Ulusal Sağlık Enstitüsündeki Ulusal Toksikoloji Programı, hem de FDA, BPA’nın fetüs, bebekler ve yaşı küçük çocukların beyin, davranış ve prostat bezlerinde potansiyel etkileri konusunda kaygılarının olduğunu belirtmiştir. Okumaya devam et

Plastik Şişelerin Yapıldığı Bisfenol A Kilo Mu Yapıyor? için yorumlar kapalı

Filed under Kolesterol, Şeker Hastalığı (Diyabet)

Bazen Kilolu Olmak da İşe Yarar

Body mass index. Graphics is made language ind...

Vücut Kitle İndeksi(Photo credit: Wikipedia)

Obezitenin yarattığı sağlık sıkıntılarının, ana konularımdan birisi olduğunu biliyorsunuz. Neden toplumda obezite sıklığının azaltılması gerektiğini size bilimsel verilerle açıklıyorum. Umarım inanmaktan çok bilmenin daha verimli olduğunu sizlere gösterebilmişimdir.

 

Bu bağlamda, tabi ki obeziteye ve obezlere karşı bir husumetim yok; verilerin ve çalışmaların olayı her zaman daha iyi anlattığını biliyorum. Bugün size bahsedeceğim çalışma ise kilo fazlalığının iyi bir etkisini gösteren bir çalışma…

Okumaya devam et

Bazen Kilolu Olmak da İşe Yarar için yorumlar kapalı

Filed under Akciğer Hastalıkları, Kanser, Şeker Hastalığı (Diyabet)

Şişman ve Tip 2 Şeker Hastalarında Cerrahi Tedavi

Diagram of a Roux-en-Y gastric bypass.

Diagram of a Roux-en-Y gastric bypass. (Photo credit: Wikipedia)

Şişmanlık (obezite), çağımızın hastalığı. Bu hastalık öyle yapışkan ki, sadece insanlar değil sokak kedileri, sokak köpekleri bile etkileniyor. Sorun olunca biliyorsunuz çare de tükenmiyor; obezitenin ve onun neden olduğu diyabetin tedavisinde son dönemlerde cerrahi tedavilerin uygulandığını duymuş veya televizyonlarda görmüşsünüzdür. Bu konuda yapılan bir çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum: Okumaya devam et

Şişman ve Tip 2 Şeker Hastalarında Cerrahi Tedavi için yorumlar kapalı

Filed under Şeker Hastalığı (Diyabet)

Sık Diyet Kilo Fazlalığına Neden Oluyor

Adana Kebab

Adana Kebab (Photo credit: Wikipedia)

İş yeme, içme, diyet ve kilo kontrolü olunca, konuya ilgi ve alaka fazla oluyor. Yemek yeme eylemi, hayatta kalmak için önemli olsa da, sosyalleşmek üzerine de etkisi var. Bunun dışında Adana’lıysanız (değilseniz de) kebabın antidepresan etkileri de yok değil (kısa süreli haz vermesi açısından). Bir de sürekli diyet yapan ve sürekli kilo alan insanlar var. Bu nasıl oluyor diye merak ediyorsanız, tek merak eden de siz değilsiniz. Okumaya devam et

Sık Diyet Kilo Fazlalığına Neden Oluyor için yorumlar kapalı

Filed under Genel, Hipertansiyon, Kolesterol, Şeker Hastalığı (Diyabet)

Tansiyon İlacı Obezite Mi Yapıyor?

Tansiyon hastalığının tedavisinde nedense kardiyologlar ve dahiliyeciler ayrılır. Benim de dahil olduğum iç hastalıkları uzmanları, beta-bloker dediğimiz, sempatomimetik sinir sisteminde beta reseptörlerinin uyarılmasını engelleyen ilaçları ilk basamak tedavide tercih etmezken, kardiyologlar pek bir sever. Sempatomimetik sistem, savaş veya kaç reaksiyonundan genel anlamda sorumludur, bu görevi de adrenalin ağırlıkla yürütür. Dolayısıyla adrenalin artınca tansiyon artar, kalp hızlanır; adrenalinin etkileri bloklanırsa, tansiyon düşer, nabız hızı azalır. Okumaya devam et

Tansiyon İlacı Obezite Mi Yapıyor? için yorumlar kapalı

Filed under Hipertansiyon, Şeker Hastalığı (Diyabet)

Monosodium Glutamat

MSG (monosodium glutamate) | מונוסודיום גלוטמט

Image by Thai Food Blog via Flickr

Şişmanlık biliyorsunuz çağımızın hastalığı. Buna neden olan ise fazla enerji almak- az enerji harcamak. Fazla enerji almanın birkaç sebebi var, ilki psikolojik: insan kendini iyi hissetmek istiyorsa genellikle yiyor- bu da beynimizde ödül yolu ile ilişkili. Bu ödül yolunu daha önce konuşmuştuk, ama tekrar hatırlamak isterseniz: https://burakuzel-md.com/2010/04/14/odul-yoksunlugu-sendromu-%e2%80%93-bagimliliga-giden-yol/ . İkincisi sebze meyve fiyatları artraken, kalorili yağ gibi maddelerin fiyatlarının artmaması. Okumaya devam et

Monosodium Glutamat için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Çocuklarda Kahvaltının Atlanmasının Kilo Üzerine Etkisi

A 26 segment × 3 exposure (78 frames in total)...

Image via Wikipedia

Biliyorsunuz ki genel kanaatimiz, büyüme ve gelişme çağındaki çocukların beslenmesinde kahvaltının önemli bir öğün olduğudur. Ancak kilo fazlalığı çocukları da etkilemekte ve aşırı beslenme sonucunda gelişmektedir. Çocuk veya genç olmak, aşırı Okumaya devam et

Çocuklarda Kahvaltının Atlanmasının Kilo Üzerine Etkisi için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Kadınlarda Kalbe Bağlı Ani Ölüm Riski Nasıl Azaltılır?

Akdeniz, Mersin from southwest to northeast

Image via Wikipedia

Kalbe bağlı ani ölüm, kalbe bağlı ölümlerin yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Özellikle kadınlarda kalp hastalığı belirli şikayet yapmaksızın ani ölümle göstermektedir. Kalbe bağlı ani ölüm riskini azaltmak için peki ne yapılabilir? Okumaya devam et

Kadınlarda Kalbe Bağlı Ani Ölüm Riski Nasıl Azaltılır? için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Şişman Olmamak İçin Haydi Çocuklar Uykuya

Yellow adipose tissue in paraffin section

Image via Wikipedia

Obezite söz konusu olunca çocuk olmak, genç olmak, yaşlı olmak fark etmiyor. Obezite her yaş grubunda eşit ölçüde zararlı. Şimdi bahsedeceğim çalışma Yeni Zelanda’da yapılmış ve 3 ile 7 yaşında olan 244 çocuk araştırılmıştır. Okumaya devam et

Şişman Olmamak İçin Haydi Çocuklar Uykuya için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Zayıflamak, Sağlıklı Olmak Değildir

1. Bitkisel Ürünler Zararsızdır.

Her mantar yenir mi? Peki bitkisel uyuşturucular zararsız mıdır? Tabi ki değil, bir ürünün bitkisel veya doğal olması onun tedavi edici ve aynı zamanda zararsız olduğu anlamına gelmemektedir ve böyle algılanmamalıdır. Okumaya devam et

Zayıflamak, Sağlıklı Olmak Değildir için yorumlar kapalı

Filed under Genel, Şeker Hastalığı (Diyabet)