Şişmanlık (obezite), çağımızın hastalığı. Bu hastalık öyle yapışkan ki, sadece insanlar değil sokak kedileri, sokak köpekleri bile etkileniyor. Sorun olunca biliyorsunuz çare de tükenmiyor; obezitenin ve onun neden olduğu diyabetin tedavisinde son dönemlerde cerrahi tedavilerin uygulandığını duymuş veya televizyonlarda görmüşsünüzdür. Bu konuda yapılan bir çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum:
Çalışma 150 obez ve kontrolsüz diyabeti (tip2) olan hastada yapılmış ve yoğun tıbbi tedavi ile 2 farklı cerrahi yöntem (Roux-en-Y gastrik bypass veya sleeve gastrektomi) karşılaştırılmıştır. Bu hastaların başlangıçtaki hemoglobin A1c düzeyleri ortalama %9,2 olarak tesbit edilmiştir.
Sonuçlar
Hastaların %93’ü 1 yıllık takibi tamamlamışlardır. Ortalama yaş 49yıldır.
1 yılın sonunda hemoglobin A1c düzeyi %6’nın altına inen (ki bu değer tedavi hedefimizdir) hasta yüzdesi:
Tıbbi tedavi ile %12
Gastrik bypass cerrahisi ile %42
Sleeve-gastrektomi cerrahisi ile %37 olarak bulunmuştur.
Ortalama hemoglobin A1c düzeyi
Tıbbi tedavi ile %7,5
Gastrik bypass cerrahisi ile %6,4
Sleeve-gastrektomi cerrahisi ile %6,6 olarak bulunmuştur.
Kilo kaybı
Tıbbi tedavi ile 5,4kg
Gastrik bypass cerrahisi ile 29,4kg
sleeve-gastrektomi cerrahisi ile 25,1kg olarak bulunmuştur.
Eve Götürülecek Sonuçlar
1. Obez ve kontrolsüz diyabeti olanlarda cerrahi tedavi kısa vadede olumlu sonuçlara yol açmaktadır.
2. Cerrahi tedavinin uzun dönemli etkileri bilinmemektedir; ancak ülser cerrahisinden edindiğimiz bilgiler ışığında özellikle Roux-en-Y gastrik bypass yapılanlarda uzun dönemde mide kanseri riski arttığını göz önünde bulundurmamız gerekiyor
Obezitenin ve buna bağlı gelişen tip 2 diyabet hastalığının ilk ve temel tedavisi cerrahi değil, diyet ve egzersizdir.
Philip R. Schauer, et al. “Bariatric Surgery versus Intensive Medical Therapy in Obese Patients with Diabetes”. N Engl J Med 2012; 366:1567-1576April 26, 2012.