Tag Archives: mortalite

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Tehlikeli Mi?

Copyright Dr. Burak Uzel

Copyright Dr. Burak Uzel

Genç Doktorlar TV programını yaparken zaman zaman psikologları da konuk olarak alıyorum ve onlardan muazzam bilgiler alıyorum. Bunların başında da dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu geliyor. İngilizce ADHD kısaltmasının açılımı attention deficit hyperactivity disorder; yani iki bileşenli bir durum. İlki dikkat eksikliği, ikincisi de hiperaktiflik durumu. Toplumun %3-5’ini etkileyen bu durum için aşağıdaki testi yapabilirsiniz.

Dikkat Eksikliği

Aşağıdaki semptomlardan 6 veya fazlası varsa ve bu durum 6 aydan fazla sürüyorsa gelişme seviyesinde bir problemin olduğuna işaret eder.

Ayrıntılara sıklıkla yakın alaka göstermiyorsa veya okulda, çalışırken veya diğer aktivitelerde dikkatsiz hatalar yapıyorsa.
Görevleri yaparken veya aktivitelerde oynarken dikkatinin devamın sağlamakta sıklıkla zorluk çekiyorsa.
Doğrudan ona konuşulsa da, sıklıkla dinlemiyor gibi duruyorsa.
Sıklıkla yöneregeleri takip etmiyorsa ve okul ödevlerini, ev işlerini veya işteki görevlerini bitiremiyorsa.
Aktiviteleri organize etmekte sıklıkla zorlanıyorsa.
Uzun sürecek ve zihnini zorlayacak ev ödevi, okul ödevi gibi şeylerden uzak duruyorsa, sevmiyorsa veya yapmak istemiyorsa.
İşler ve aktiviteleri yapmakta kullanılacak şeyleri (örn oyuncak, okul ödevleri, kalem, kitap veya alet) sıklıkla kaybediyorsa.
Sıklıkla dikkati dağılıyorsa.
Günlük aktivitelerde sıklıkla unutkansa.

Hiperaktivite / Tepkisellik

Aşağıdaki semptomlardan 6 veya fazlası varsa ve bu durum 6 aydan fazla sürüyorsa gelişme seviyesinde bir problemin olduğuna işaret eder.

Elleri veya ayakları durmadan kımıldıyorsa veya oturması gerekirken sandalyede kıpırdanıyorsa.
Oturması gerekirken ayağa kalkıyorsa.
Uygun olmayan zamanlarda fazlaca koşuyor veya tırmanıyorsa.
Serbest zaman aktivitelerini sessizce yapmakta sıklıkla zorluk çekiyorsa.
Sıklıkla “hareket halinde” veya “bir motor tarafından kullanılıyormuşçasına” hareket ediyorsa.
Sıklıkla fazlaca konuşuyorsa.
Soru bitmeden cevabı söyleyiveriyorsa.
Bir başkasının sırasını beklemekte sıklıkla sıkıntı çekiyorsa.
Diğerlerinin sözlerini veya oyunlarını kesiyor veya zorla giriyorsa.

Çalışma

ADHD’si olanlarda ölüm riski araştırılmıştır. Çalışma Danimarkada yapılmış ve 1,9 milyon kişi izlenmiştir. Bunların 32,061’inde ADHD tanısı tespit edilmiştir.

Takip esnasında (24.9 milyon kişi yılı) 5580 kişi ölmüştür.

Ölüm riski ADHD’si olanlarda 5.85 (10.000 kişi yılında) olarak yüksek bulunmuştur.

Ölüm nedeni en sık kazalar olarak raporlanmıştır.

6 yaş altında 1.86,

6-17 yaş arasında 1.58,

18 yaş ve üstünde bu oran 4.25’e çıkmaktadır.

ADHD’si olan kızlarda ölüm riski 2.85’ken erkeklerde 1.76 olarak bulunmuştur.

Sonuç

ADHD’si olan çocuk ve erişkinlerin tanısının konulması gereklidir ve tedavi için adımların atılması bu artmış ölüm riskini azaltmasını sağlamalıdır. Eğer, çocuğunuzda veya bir yakınınızda ADHD’den şüphelinorsanız mutlaka bir psikolog veya psikiatrın görmesini sağlamanız o kişinin hayatı için uygundur.

http://www.cdc.gov/ncbddd/adhd/checklist.html

Dr Søren Dalsgaard, et al. “Mortality in children, adolescents, and adults with attention deficit hyperactivity disorder: a nationwide cohort study”. The Lancet Volume 385, No. 9983, p2190–2196, 30 May 2015

Reklam

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Tehlikeli Mi? için yorumlar kapalı

Filed under Akıl ve Ruh

Kardiologlar Kongreye Giderse Hastalara Ne olur?

Copyright Dr. Burak Uzel

Copyright Dr. Burak Uzel

Kalp krizi diye bilinen hastalık, kalbi besleyen damarların tıkanması ile kalbin beslenmesinin bozulması ve kalp hücrelerinin ölmesi durumudur. Vücudumuzda onca damar varken, olmazsa olmaz bir organın damarının tıkanması insanoğlunun zaaflarından birisi. Örneğin bacağımızı besleyen damarlar (atardamar) bu sıklıkla tıkanmıyor.

Gelelim konumuza, kalp krizinin tedavisiyle kardiologlar ilgileniyor. Kalp krizinin tanısı göğüs ağrısı (baskı tarzında ağrı), EKG’de değişiklikler ve kan tetkiklerinde kalp kası hasarının gösterilmesi ile oluyor.

Hekimlik sürekli gelişen ve ilerleyen bir bilim dalı olduğu için çoğumuz bilimsel toplantılara, kongrelere katılıp en yeni bilgilere ulaşıyoruz. Bazılarımızda kendi çalışmalarımızı bu kongrelerde sunuyoruz. Peki kardiologların ulusal kongreye katıldıkları tarihlerde hastalara ne oluyor? İşte bu sorunun cevabı bu çalışmada:

Çalışma 2002-2011 yıllarında 2 ulusal kardioloji kongresinin yapıldığı tarihlerle, kongrelerden 3 hafta öncesi veya sonrası tarihlerde başvuran hastalar (kalp krizi geçiren, kalp yetersizliği olan veya kalp durması olan) değerlendirilmiş. Kongre günlerinde 30bin,  kongre olmayan günlerde 180bin vaka çalışmaya alınmış.

Sonuçlar

Eğitim hastanelerinde yüksek riskli kalp yetersizliği veya kalp durması ile gelen hastaların 30 günlük ölüm oranları karşılaştırıldığında:

Kalp yetersizliğinde, kongre günlerinde %17, kongre olmayan günlerde %24 ölüm oranı varken

Kalp durmasında kongre günlerinde %59, kongre olmayan günlerde %69 ölüm oranı tesbit edilmiştir.

Kalp anjiosu (perkutan koroner girişim) kongre günlerinde düşük (%20’ye karşı %28) olmasına rağmen ölüm oranı değişmemektedir.

Sözün Özü

Kongre zamanı kardiolog bulamazsanız, moralinizi bozmayın.

Anupam B. Jena, et al. “Mortality and Treatment Patterns Among Patients Hospitalized With Acute Cardiovascular Conditions During Dates of National Cardiology Meetings”. JAMA Intern Med. 2015;175(2):237-244. doi:10.1001/jamainternmed.2014.6781.

Kardiologlar Kongreye Giderse Hastalara Ne olur? için yorumlar kapalı

Filed under Akciğer Hastalıkları

Şeker Hastalarının Kalp Damarlarını Bilgisayarlı Tomografi ile Kontrol Edelim Mi?

Kalbi besleyen damarların tıkanması en sık ölüm sebebidir. Özellikle kalbi besleyen damarlar şeker hastası olanlarda daha da fazla etkilenmektedir. Bu damarlardaki durum nispeten basit bir işlem olan bilgisayarlı tomografiyle değerlendirilebilmektedir.

Peki, koroner arter hastalığının ciddi bir şekilde arttığını bildiğimiz diabet hastalarında, her hangi bir şikayeti yokken, sadece tarama amacıyla BT (Koroner BT Anjiografi) çekelim mi?

Çalışma en az 3 yıldan beri Tip 1 veya Tip 2 diabet hastalığı olan 900 hastada yapılmış. Bu hastaların 452’si BT ile kalbi besleyen (koroner arter) damarları taranmıştır. , geri kalan 458 hasta ise standart tedavi almıştır.

Ortalama 4 yıl takip sonrasında BT çekilen grupla, çekilmeyen grup arasında tüm nedenlere bağlı ölüm riski, ölümcül olmayan kalp krizi veya hastaneye yatış gerektiren kararsız angina (göğüs ağrısı) bir fark oluşmamıştır.

Sonuç

Eğer Tip 1 veya Tip 2 şeker hastasıysanız, kalbinizle ilgili bir şikayetiniz de yoksa tarama amacıyla BT çektirmeniz bir fayda sağlamamaktadır. Ayrıca bu incelemeyle 600 akciğer filmine eşit olan 12mSv radyasyon dozu alacağınızı da unutmamanızı öneririm.

 

Joseph B. Muhlestein, et al. “Effect of Screening for Coronary Artery Disease Using CT Angiography on Mortality and Cardiac Events in High-Risk Patients With Diabetes

The FACTOR-64 Randomized Clinical Trial”. JAMA. 2014;312(21):2234-2243. doi:10.1001/jama.2014.15825.

Şeker Hastalarının Kalp Damarlarını Bilgisayarlı Tomografi ile Kontrol Edelim Mi? için yorumlar kapalı

Filed under Şeker Hastalığı (Diyabet)

Acı Şeker

Şeker hastalığı, katiyetle küçümsenecek ve hafife alınacak bir hastalık değildir.

 

1982 ile 2008 yılları arasında Amerika’da yapılan ve 1 milyon kişinin değerlendirildiği çalışmanın sonuçları, bize şekerin neden önemli bir hastalık olduğunu anlatıyor:

 

Eğer şeker hastasıysanız (tip 2 diyabet hastalığı): Okumaya devam et

Acı Şeker için yorumlar kapalı

Filed under Şeker Hastalığı (Diyabet)

Oturmak Ömrü Kısaltıyor

Sitting Bull

Sitting Bull (Photo credit: Wikipedia)

Hareket canlılığın temeli. Blogumu 2 yılı aşkın süreden beri takip edenler bilirler ki, aslında hep aynı şeyleri söylüyorum, sadece sunduğum bilimsel kanıtlar farklılık gösteriyor. Eğer sağlıklı bir vücut ile yaşlanmak istiyorsanız, yapmanız gerekenlerden bir tanesi de hareket etmek olacaktır. Okumaya devam et

Oturmak Ömrü Kısaltıyor için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Kolesterol Yüksekliği De Bazen İşe Yarar

Cholesterol Crystals in Synovial Fluid (compen...

Image by euthman via Flickr

Kolesterol, sağlık için kötü bir madde olarak algılansa da, kolesterol olmadan yaşamımızı sürdürmemiz mümkün değil. Bunun nedeni de, kolesterol hücrelerimizin zarını (dış çeperi) yapmasıdır. Kolesteroller, insan vücudunda yoğunluklarına göre birkaç sınıfa ayrılmakla birlikte, biz pratik olarak iki kolesterolü çoğunlukla değerlendiririz: HDL= İyi kolesterol, LDL= kötü kolesterol. HDL’nin yüksek, LDL’nin de düşük olması sağlık açısından yararlıdır, ama tabi ki tek başına yeterli değildir. Okumaya devam et

Kolesterol Yüksekliği De Bazen İşe Yarar için yorumlar kapalı

Filed under Kolesterol

Akciğer Kanseri İçin Senede Bir Akciğer Filmi Çektirelim Mi?

Micrograph of colonic adenocarcinoma. Lung FNA...

Image via Wikipedia

Sigara içen hastalarım zaman zaman akciğer filmlerinin çekilmesini ister, bu filmin normal çıkması onları rahatlatır ve sigara içmeye devam ederler. Bu durumu ben öğrenciyken, hocaların hocası Sayın Prof. Dr. Bülent Berkarda’ya sorduğumda, bana farelerle ilgili şu hikayeyi anlatmıştı. “100 yıl önce fareleri yoketmek için zehirli yem denemişler, ancak fareler o kadar akıllı ki- içlerinden birisi yemi yiyip, onun öldüğünü anladıklarında, bir daha hiçbirisi o yemi yemiyor; dolayısıyla fareler de yok edilemiyor. Bunun üzerine daha da akıllı olan insanlar, yemlere öyle zehir koymuşlar ki, bu zehir farelerin kanlarında pıhtılaşma faktörlerini yavaş yavaş bitirsin ve fareler bir süre sonra iç kanama geçirip ölsünler. Bu şekilde yemi yemeye devam edip, uzun süre sonra öldükleri için, yemin onları öldürdüğünü anlamasın. İşte sigara da böyle bir şey…” Okumaya devam et

Akciğer Kanseri İçin Senede Bir Akciğer Filmi Çektirelim Mi? için yorumlar kapalı

Filed under Akciğer Hastalıkları, Kanser

Göz Etrafındaki Yağ Birikintileri (Xanthelasmata)

Xanthelasmata palpebrarum, göz kapağının üstünde veya altında bulunana keskin sınırları olan, sarımsı düz plaktır. Xanthelasmata içinde yağ içeren makrofajlardan oluşmaktadır.

http://www.dochandal.com/wp-content/uploads/2011/01/Xanthelasmata.jpg Okumaya devam et

Göz Etrafındaki Yağ Birikintileri (Xanthelasmata) için yorumlar kapalı

Filed under Kolesterol

Katepsin S Düzeyi, Kanser ve Kalp Damar Hastalıkları

Elders from Turkey

Image via Wikipedia

Yaşam ve ölüm birbirinden ayrılmaz iki olay, insanoğlu hep yaşamak, ölümü de unutmak-geciktirmek istiyor. Tıp da hastalıklarla mücadele ederken, bizleri daha hızlı öldüren nedenleri bulmaya çalışıyor. Bugün bahsedeceğimiz konu bir enzim olan katepsin S. Okumaya devam et

Katepsin S Düzeyi, Kanser ve Kalp Damar Hastalıkları için yorumlar kapalı

Filed under Kanser, Şeker Hastalığı (Diyabet)

Sağlığı Okumak Yaşama Tutunmak

Atatürk house in Trabzon

Image via Wikipedia

Amerika Birleşik Devletlerinde yaşayan 80 milyon kişinin sağlık okur-yazarlığının kısıtlı olduğu bilinmektedir *. Türkiye’deki durumun ne kadar olduğu bilinmese de ortalama bir Türk’ün günlük rutinine kitap okumak dahil olmadığı bilinmektedir **. Hatta, insanımızın %5’inin evinde 100’den fazla kitap Okumaya devam et

Sağlığı Okumak Yaşama Tutunmak için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Bilirubin, Solunum Hastalıkları ve Ölüm Riski

Bilirubin, idrarın sarı rengini veren, ve çoğunluğu eritrositlerin ( kırmızı kan hücreleri) metabolizması sonucu ortaya çıkan bir pigmenttir. Miktarı normalin üstüne çıktığında, sarılık ortaya çıkmaktadır. Okumaya devam et

Bilirubin, Solunum Hastalıkları ve Ölüm Riski için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Troponin T (cTnT) ve Kalp Hastalığı

Kalple ilişkili troponin–t’nin (cTnT) tesbit edilebilir seviyesi ile yapısal kalp hastalıkları arasında kuvvetli şekilde ilişki vardır. Benzer ilişki ölüm riski ve istenmeyen kalp-damar sistemi olayları ile de vardır. Ancak toplumun genelinde cTnT stnadart yöntemlerle tesbit edilememektedir.

Bu çalışmada kullanılan cTnT testi, diğer standart testlerden f Okumaya devam et

Troponin T (cTnT) ve Kalp Hastalığı için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Vücut Kitle İndeksi ve Ölüm Riski

Vücut kitle indeksi, boyumuz ve kilomuzdan hesap edilen ve zayıf-normal veya şişman olduğumuzu gösteren bir rakamdır (http://burakuzel.com/?s=vucut_kitle_indexi ). Vücut kitle indeksi (VKİ) arttıkça, şişmanladığımızdan bahsedilebilinir. Bu çalışmada Amerika’da yaşayan 1.46 milyon beyaz erişkinin vücut kitle indeksi ile ölüm riski arasındaki ilişki araştırılmıştır. Okumaya devam et

Vücut Kitle İndeksi ve Ölüm Riski için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Subklinik Hipotiroidi ve Kardiyovasküler Hastalıklar

Subklinik hipotiroidi ile kardiyovasküler hastalıklar arasında çelişkili sonuçlar yayınlanmıştır. Bu çalışma ise 1950 ile 2010 yılları arasında yapılmış prospektif (ileriye dönük) tiroid fonksiyonu ve koroner arter hastalığı olayları, koroner arere hastalığına bağlı mortalite (ölüm) ve tüm mortaliteyi araştıran yazılar derlenmiştir. Okumaya devam et

Subklinik Hipotiroidi ve Kardiyovasküler Hastalıklar için yorumlar kapalı

Filed under Tiroid Hastalıkları

Fiziksel Kapasite Düzeyi ve Mortalite

Günlük hayatın devamının sağlanması için gerekli olan fiziksel kapasite, kavrama gücü (bir nesneyi çekme veya asmada kullanılan el kuvveti), yürüme hızı, sandalyeden kalkma ve ayakta denge ile ölçülebilir. Bu fiziksel kapasite ölçümleri, bireylerin şimdiki ve gelecekteki sağlıkları hakkında bilgi vermektedir. Okumaya devam et

Fiziksel Kapasite Düzeyi ve Mortalite için yorumlar kapalı

Filed under Genel

KOAH ve Beta Blokerler

KOAH’ın açılımı kronik obstruktif akciğer hastalığıdır. Bu hastalık kronik bronşit ve amfizemden oluşan, genellikle sigara kaynaklı akciğer hastalığıdır. Tedavisinde, sempatetik sinir sistemine ait olan ve uyarıldığında bronşları açan beta-uyarıcılar kullanılmaktadır.

Beta-bloklayıcılar ise, bronşları daraltma etkisi olabileceği düşünüldüğünden, KOAH hastalarına verilmekte çekinilirdi. Beta-blokerler özellikle kalp hastalarında iyileştirici özellikleri olan ilaçlardır. Sigara kullananlarda, sigaranın akciğere zararı olduğu kadar (kalp) damaralarına da zararı olmaktadır. Bu çalışma KOAH hastalarında uzun dönemli beta-bloker kullanımının etkileri değerlendirmek için yapılmıştır.

Çalışma Özeti

1996-2006 tarihleri arasında, 45 yaşından büyük olan ve KOAH tanısı konulan hastalar çalışmaya dahil edilmiştir. Ortalama yaş 64 ve hastaların %53’ü erkektir.

Hastalar ortalama 7 yıl takip edilmiş ve bu süre içerisinde 686 (%30) hasta vefat etmiştir. Hastaların 1055’inde hastalık en az bir kez alevlenmiştir. Beta bloker kullanan hastalarda alevlenme ve ölüm riski daha az olarak gözlenmiştir.

Sonuç

KOAH’da beta-bloker ilaçlar kullanılabilir.

Frans H. Rutten, MD, PhD; Nicolaas P. A. Zuithoff, MSc; Eelko Hak, MSc, PhD;

Diederick E. Grobbee, MD, PhD; Arno W. Hoes, MD, PhD

“Beta-Blockers May Reduce Mortality and Risk of Exacerbations in Patients With

Chronic Obstructive Pulmonary Disease”. Arch Intern Med. 2010;170(10):880-887

KOAH ve Beta Blokerler için yorumlar kapalı

Filed under Akciğer Hastalıkları

Hayattan Zevk Almıyor Musunuz? O Zaman Sakın Kalp Krizi Geçirmeyin

 

Başlık biraz garip oldu, değil mi? Bugünkü yazımız kalp krizi geçirenlerde yapılan bir çalışma. Depresyonun kalp hastalıkları açısından riski arttırdığı bilinmekteydi; ancak bunun nasıl olduğu anlaşılamamıştı. Ağır (major) depresyon tanısı koyabilmek için aşağıdakilerden en az bir tanesinin olması gerekmektedir:

  1. Bunalımlı ruh hali =  üzgünlük, bunalımda olduğunu belirtmek. Bu durum merkezi sinir sisteminde serotonerjik disfonksiyonla ilişkilidir.
  2. Belirgin olarak herşeyden ilginin ve zevkin azalması= anhedoni. Bu durum katekolaminerjik disfonksiyonla ilişkilidir.

 

Bu çalışma kalp krizi (akut koroner sendrom) geçiren hastalarda bunalımlı ruh hali ve anhedoni varlığı ile ölüm veya kalbe yönelik ciddi girişim ilişkisini araştırmıştır. Çalışma 2003-2005 yılları arasınd New Yok ve Connecticut’ta bulunan 3 üniversite hastanesinde yapılmış ve 453 hasta alınmıştır.

Yaş, cinsiyet, diğer hastalıklar hariç tutulduğunda hayattan zevk almamanın (anhedoni) kalp krizi sonrası gelişecek kalp hastalıkları ve ölüm riskini arttırdığı tesbit edilmişti (hazard

oranı, 1.58; %95güven aralığı, 1.16-2.14; p<.01).

Sonuç Olarak

Ne olursa olsun, hayata sıkı sıkı sarılmamız; ondan zevk almamız gerekiyor, öyle değil mi?

Karina W. Davidson, Matthew M. Burg, Ian M. Kronish, Daichi Shimbo, Lucia Dettenborn,

Roxana Mehran, David Vorchheimer, Lynn Clemow, Joseph E. Schwartz, Francois Lespe´rance, Nina Rieckmann. Association of Anhedonia With Recurrent Major

Adverse Cardiac Events and Mortality 1 Year After Acute Coronary Syndrome”

Arch Gen Psychiatry. 2010;67(5):480-488

Hayattan Zevk Almıyor Musunuz? O Zaman Sakın Kalp Krizi Geçirmeyin için yorumlar kapalı

Filed under Depresyon, Akıl ve Ruh

Neden Erkekler Kadınlardan Daha Az Yaşar

Dünyadaki tüm ülkelerin %98’inde kadınlar erkeklerden uzun yaşıyor. Ülkemizde ortalama yaşam beklentisi 2005 yılında erkekler için 68.9 yıl, kadınlar için de 73.8 yıl olarak tesbit edilmiştir.

Erkekler, genetik olarak daha erken ölmeye programlanmış olabilir mi? Neden önemli mortalite (ölümcüllük) nedenleri hem erkekleri, hem de kadınları etkilerken, erkekler daha hızlı ölüyor (örneğin herhangi bir kanser bağlı ölüm, 100.000’de, erkeklerde 243, kadında 165).

Muhtemelen erkeksilik bizleri öldürüyor. Doktordan kaçınmak, risk alıcı davranışlar ve stres bu farkın olası açıklamaları. Erkeklerin rutin muayeneye gitmek istememesi nedeniyle hastalıkların geç tesbit edilmesi de olabilir.

Her ne kadar kadınlar geçtiğimiz yüzyıla göre iş hayatında daha aktif olsalar da, erkekler kadınlara oranla daha fazla iş kazası nedeniyle ölmektedirler. Erkelerde iş dışı kazlar ve hastalıklar açısından da risklidir; erkekler kadınlara göre daha hızlı araba kullanmakta ve sağlıksız beslenmektedir.

Hemen her ülkede kadın sağlığı merkezleri varken, erkek sağlığı merkezi nadiren mevcuttur ve erkek sağlığı çoğunlukla sağlık politikasının dışında tutulmuştur.

*The Huffington Post 11.02.2010 Dr. Myles Spar’ın yazısında kısaltılarak ve bazı eklemeler yapılarak yazılmıştır.

Neden Erkekler Kadınlardan Daha Az Yaşar için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Aspirin ve Meme Kanseri

Meme kanseri olan kadınlarda aspirin kullanımı, sağkalımı muhtemelen arttırmaktadır. Aspirin ve diğer ağrı kesiciler (nonsteroidal anti-inflamatuar ilaçlar: NSAID) prostaglandinlerin ve siklooksigenazların yapımını engellerler.

Hücresel düzeyde yapılan deneylerde meme kanseri hücrelerinin, normal meme hücrelerinden daha fazla prostaglandin ürettiği ve aspirinin bu üretime engel olarak büyümeyi, saldırganlığı ve kemik metastazını engellediği bulunmuştur.

Bugün size bahsedeceğim çalışma, Hemşirelerin Sağlık Çalışmasıdır. 1976 ile 2002 yılları arasında metastazı olmayan meme kanseri tanısı konulan 4,164 kadın, Haziran 2006’ya gözlenmiştir. Kadınların haftada kaç gün aspirin kullandıkları kaydedilmiştir.

Sonuç olarak, düzenli aspirin kullanan kadınlarda meme kanserine bağlı metastaz (kanserin başka bir organa atlaması) ve meme kanserine bağlı ölümlerin daha az sıklıkta olduğu gözlenmiştir.

Michelle D. Holmes, Wendy Y. Chen, Lisa Li, Ellen Hertzmark, Donna Spiegelman, Susan E. Hankinson”Aspirin Intake and Survival After Breast Cancer” Journal of Clinical Oncology, Vol 28, No 9 (March 20), 2010: pp. 1467-1472

Aspirin ve Meme Kanseri için yorumlar kapalı

Filed under Kanser