Tip 2 diyabetten sıklıkla bahsediyorum ve bu hastalığın çoğunlukla kilo fazlalığı ve egzersiz azlığı nedeniyle geliştiğini biliyorsunuz. Ancak tek faktör bu değil, sık olmamakla birlikte bazı hastaların kiloları normal, ailede diyabet öyküsü olmamasına rağmen tip 2 diyabet gelişmektedir. Bunlarda kimyasal kirleticilerin rolü var mıdır? Bugün bahsedeceğim çalışma, bizlere bu konuda bazı ipuçlarını vermektedir.
Poli klorlu bifenil (PCB)ler, 1930’lu yıllarda endüstriyel kullanım amacıyla üretilmeye başlanan organik klorlu bileşiklerdir . Kimyasal ve fiziksel yapı bakımından oldukça stabil (non-flammable) maddeler olduklarından, başlıca kapasitatör, trafo, hidrolik pompa, matbaa mürekkebi, boya, pestisit ve elektrik izolasyon sıvılarının yapımında, yanmayı ve enerji kaybını önlemek amacıyla kullanılır . PCBler, bilinen tüm kimyasal maddeler arasında doğada en kalıcı olanlarıdır.
Yağda çözünür olmaları, yağ dokusunda birikmeleri ve kimyasal kararlılıkları nedeniyle besin zincirinde birikerek çevresel kontaminasyona neden oldukları ve insan sağlığını tehdit etmeye başladıkları anlaşılmıştır (2). Bu nedenle, 1977 yılından itibaren başta ABD olmak üzere birçok ülkede kullanımları yasaklanmış, bazı ülkelerde de sınıırlandırılmıştır . Ancak, birçok ülkede PCB içeren endüstriyel teçhizat ve sanayi ürünleri hala kullanılmaktadır. Rusya ve Kuzey Kore’de PCB üretimine günümüzde de devam edilmektedir . Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülkede (özellikle ABD, Japonya, Çin, Tayvan ve eski Doğu Bloku ülkeleri) PCB kontaminasyon alanları bulunmaktadır.
Ülkemizde PCB bileşiklerinin endüstrideki kullanım boyutu tam olarak bilinmemesine rağmen, İzmir ve İzmit körfezlerinin kirlenmiş olduğuna dair bulgular vardır . Ayrıca, TEDAŞ sisteminde kullanılan birçok trafoda PCB yağı ile izolasyon yapıldığı bilinmektedir. Şöyle ki, Türkiye genelinde halen 250 ton PCB bileşiğinin çeşitli termik ve hidroelektrik santrallerde, 180 adet trafo ve 2202 adet kapasitatörde kullanımda olduğu ve 10 tona yakın kimyasal maddenin de stok halinde saklandığı rapor edilmiştir . PCBli bileşikler linol, oleokorlin ve ormalin adı ile 1970’den 1982 yılına kadar tarımsal amaçla kullanılmış ve kirlenmeye neden olmuştur (1)
Konya katı atık deponi sahasından alınan katı atık örneklerinde yapılan analizler sonucu en yüksek konsantrasyon değerleri PCB 28 bileşiği için elde edilmiştir. Ancak yine de belirlenen sonuçlar US EPA tarafından belirlenen ve öncelikli olarak insan sağlığını tehdit edebilecek düzeylerde değildir. Ancak yine de yer altı suyuna karışabilme riskini oluşturduğu için bu durum önemlidir (2).
Türkiye Hükümeti 2001 yılında kalıcı organik kirleticilerin elimine edilmesini içeren Stockholm Sözleşmesini imzalamış olmasına rağmen bu konuya yönelik herhangi bir çalışma yapmamıştır (3).
Kalıcı organik kirleticilerin (KOK) (poliklorine bifeniller, organoklorin pestisid, bromine difenil eter ve dioxin gibi) tip 2 diyabet yaptığını düşündüren bazı ipuçları vardır. Bu çalışma Uppsala’da yapılmış ve 70 yaş üzerindeki katılımcıların 725’inde kanlarındaki KOK düzeyleri ölçülmüştür (4).
Sonuçlar
Risk faktörlerine göre ayarlandığında, 75 yaşında tip2 diyabet olma oranı :
Polikloro bifenil miktarı en yüksek olanlarda 7.5 kat artmış bulunmuştur.
Organoklorine pestisit miktarı en yüksek olanlarda risk 3.4 kat artmış bulunmuştur.
Bromine difenil eter veya dioxin miktarı ile tip 2 diyabet arasında bir ilişki bulunmamıştır.
- http://veteriner.fusabil.org/pdf/pdf_FUSABIL_556.pdf
- http://e-kutuphane.cmo.org.tr/pdf/866.pdf
- http://www.istanbul.edu.tr/itf/halksagligi/poliklor.pdf
- Duk-Hee Lee, et al. “Polychlorinated Biphenyls and Organochlorine Pesticides in Plasma Predict Development of Type 2 Diabetes in the Elderly The Prospective Investigation of the Vasculature in Uppsala Seniors (PIVUS) study”. Diabetes Care August 2011 vol. 34 no. 8 1778-1784