Zihinsiz Zihin

Salı sabah kalktığımda aklımda Fedor Amca vardı. İnsanoğlunun zihni ne kadar garip diye düşündüm, moodumdaki dalgalanma, tsunami şiddetindeydi. Bir an herşey mükemmelken, dakikalar sonra cehennemin kapılarından geçmiş, kara kasvet içine girebiliyordum. Artık buna da bir son vermeliydim, daha dengeli olmalıydım.

Fedor Amca’nın zihnime düşmesindeki sebep muhtemelen, çocukluğumda okuduğum bu kitapla, akademisyenliği birleştirmem olmalıydı. Bu hayalgücü yüksek çocuk kitabında bilgin bir ailenin tek çocuğu, kendisine ev hayvanı alınmadığı için evden kaçıyor ve bir köye yerleşiyordu. Traktörü konuşuyor, ineği şerbetçiotu yiyip sapıtıyor, paranoid postacı Peçkin sürekli evini gözetlerken, hırsız karga anahtarları çalıyordu.

Aslında Karl Popper’ın 3 dünyasından bir tanesini anlatıyordu hikâye; kafamızdaki dünyayı. Bu dünya gerçeklikten zaman zaman bağımsız bir şekilde, bazen de gerçeklikten esinlenerek kafamızda tekrar oluşuyordu. Bu dünya çok geniş olsa da, belki de insanların en büyük hapisanesiydi de. Bu konuda Enver Sedat, hapisanede özgürleştiğini söylemesi ne büyük ikilemdir. Hayat paradokslarla kendini anlatıyordu, özgürken zihnine hapis, hapisken zihnen özgür olmak; sağlıklıyken hasta bir zihne sahip, hastayken de özgür bir zihne sahip olmaktı. Ben de artık zihnen özgürleşmeye başlamıştım, Enver Sedat gibi Nobel Barış Ödülü almayacak olsam da, kendim için büyük bir gelişme sağlamıştım.

Reklam

Zihinsiz Zihin için yorumlar kapalı

Filed under Akciğer Hastalıkları

Yorumlar kapatıldı.