Zihinsiz Zihin -2

Pre-medikasyon denilen, kemoterapi öncesi verilen yardımcı ilaçlar başlandığında aklıma akciğerimdeki metastazlarım gelmişti; acaba bunlara ne olmuştu? Bunları düşünce gücüyle yok etmek mümkün değildi, kemoterapi mucizevi bir şekilde yok edecek miydi, yoksa bunlar oldukları yerde büyüyüp, başka alanlara mı sıçrayacaktı?

Hemşirelerin arı gibi çalışmasını izlerken sanki çay seremonisini izler gibiydim, herkes ne yapacağını iyi biliyor, ölçülü, ancak hızlı, büyük bir ahenk içinde çalışıyorlardı. Kemoterapi dozları kilo ve boya göre hesaplanıyor, belirli miktarda hücresel zehirler berrak sıvılarla karıştırılıp dilüe edililiyorlardı.

Bazı ilaçlar renkli oluyordu, en güzel renkli olan kırmızı renkli olandı ve genellikle kadınlara uygulanıyordu. Bu kırmızı ilacı alanların bir sonraki tedaviye geldiklerinde kafasında pek saç kalmıyordu. Saçın kaybı bir şekilde kompanse edilse de kirpiklerin ve kaşların dökülmesi insanın hayat kalitesini azaltıyordu. Kafada oluşan boşluk, insanları tek tipleştiriyordu; boşluk Zen’de çok önemli olsa da böyle bir epilasyon insanın moralini bozuyordu.

Kanser ilaçları başladığında zihnimi tamamen boşaltmıştım, kirli bilgi silinmeye çalışılırken, beklemekten başka bir şey yoktu. Ne bu ilaçların gücünü, ne de kanserimin içerdiği bilgiyi ben belirleyemiyordum. Her iki taraftan da asimetrik bilgiye sahiptim, bu zamana kadar öğrendiklerimle çözmem mümkün değildi. Akışla birlikte gitmeliydim, bir yerde mutlaka kontrolü tekrar ele alacağımı biliyordum. İktidar değişikliğinin tarihi ise son kemodan 3 hafta sonra yapılacak bilgisayarlı tomografilerin sonucuna göre belirlenecekti.

Reklam

Zihinsiz Zihin -2 için yorumlar kapalı

Filed under Akciğer Hastalıkları

Yorumlar kapatıldı.