“Sen kendi içinde huzuru bulamıyorsan, başka hiçbir yerde bulamazsın ki”.
Marvin Gaye
-“Sana daha rahat bakmak istiyorum anne, eşimle boşanıyoruz”.
Kızının bu sözleri, bir anda beyninde şimşekler çakmasına neden oldu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, ağladıkça sanki kalbi temizleniyordu, uğursuzluklar gidiyordu. Ne yapmıştı bunca yıl kendisine, şimdi de kızına neler yapıyordu? Bunca eziyet nedendi? Çocukça hırslar bedenini kavurduğu gibi ailesini de parçalıyordu. Sevgiden öte bir şey var mıydı bu dünyada, sevmekten- sevilmekten başka.
-“Yapma kızım” dedi. Artık gerek yoktu ve kendisine bakacaktı, iyileşecekti. Herşey kendi elindeydi. Onca yılın çalışmasını bir kalemde düzeltemeyeceğini biliyordu, ama bugün başlarsa yarın biraz daha iyileşeceğini biliyordu. Kendisine güvenmeliydi artık.
Güneş, penceresinden yüzüne doğru vurmaya başlamıştı, ruhunun ısındığını hissediyordu; bir ferahlık vücudunu kaplamaktaydı. Bahar dallarını gördü hemen ilerideki bahçede; yeni bir başlangıcı müjdeliyordu sanki. Yanmıştı, yıkılmıştı, ama olsun, küllerinden yeniden doğacaktı, buna inanıyordu, bunu biliyordu. Yüzü güneşten kızarıyordu, hemen hareket geçmeliydi; birşeyler yapmalıydı. Gün bugündü.
-“Sizinle gurur duyuyorum” dedi doktoru, üç ay önce gördüğü hastasına. “Herkesin cevapları var, eğer doğru sorular sorulursa” diye mırıldandı.
-“Eee, Fatma Hanım, nasıl gidiyor işler? Kaç kilo verdiniz bu arada?”
-“Ben de kendimle gurur duyuyorum.” Diye içinden geçirdi. Tam olarak normale gelmese de hastalıkları iyi gidiyordu. Kaç kilo verdiğini umursamıyordu. Bunun hiç önemi yoktu. Yeni yaşamına bayılıyordu; kendiyle oynuyordu- açlık hissi geldiğinden, gülerek bu bir kandırmaca diye uzaklaştırıyordu bu hissi. Önce oturduğu yerden ayaklarının ucuna kalkıp inerek başlamıştı egzersize, şimdi en azından 10 dakika aralıksız yürüyebiliyordu. Kendindeki gelişmeyi görüyor ve içi seviniyordu.
-“Hocam Allah sizden razı olsun. 10 kilo kadar verdim, şekerim de iyi gidiyor, hamdolsun. İnsülin miktarını bile azalttım.”
Sağlık sorunları teker teker azalıp kaybolmaya başlayınca, ailesinin de kötü kaderi değişmeye başlamıştı. Kızı da artık kendi ailesi ile ilgilenmeye başlamıştı, yeni bir bebek de yoldaydı. Oğlu da yeni bir araba almıştı, işleri de çok iyiydi artık.
Hayat güzeldi, öyle değil mi?