Dün yazdığım yazıda en fazla ilgi “Oturan Boğa”nın resmineydi. Oturan Boğa’nın resmini, isminde oturma eylemi olduğu için koymadım. Bu resmin özel bir sebebi var; bakın Oturan Boğa ne demiş:
“Bizim annemizin, toprağın, kendilerinin olduğunu söylüyor, komşularını çitler yaparak kendilerinden uzaklaştırıyorlar; toprağı binalarıyla ve diğer süprüntüleriyle çirkinleştiriyorlar. Bu ulus, baharda yatağından taşarak, yoluna çıkan her şeyi yok eden bir ırmağa benziyor.”
Medeniyetin iyi bir şey olduğu konusunda herhangi bir soru işareti yok kafamızda, ancak medeniyeti de iyi yönde kullanmak gerekiyor: olan bilgiyi paylaşmak, sanatı, yaratıcılığı yüceltmek bence bunlardan bazıları.
Ancak medeniyetin getirdiği bilgi birikimini kötü yönde kullanmak da mümkün; bunun sonuçlarını da çevre kirliliği, zararlı kimyasallarla temas, radyoaktiviteyle temas şeklinde görebiliyoruz. Ama bu bilgi birikiminin kötü yönde kullanılması ile de bedenimize de zarar verebiliyoruz; daha çok oturuyoruz, daha az hareket ediyoruz, daha çok besleniyoruz.
Herşeyi ak-kara görmek yerine, herşeyin içindeki iyiyi yüceltmeli, kötüyü de azaltmak zorundayız. Öyle değil mi?