Hasta ile hekimi arasındaki iletişim, hem hastalığın tanısının konulmasında, hem de tedavi sürecinde son derecede önemlidir.
Bu noktada hekimlere düşen görevler kadar, hastalara düşen görevler vardır.
Daha önce yapılan çalışmalarda, eğitim hastanelerinde yatan hastalara doktorların
kendilerini tanıtmadıkları ve görevlerinin ( öğrenci, intörn, asistan, uzman) ne olduğunu söylemedikleri tesbit edilmiştir.
Her ne kadar doktorların, hastalara detaylı bir şekilde hastane sonrası kullanacakları tedaviyi anlattıklarını düşünseler de, hastaların çoğu hangi ilacı neden aldıklarını, ne süre alacaklarını bilmemektedir.
Dolayısıyla doktorların düşünceleriyle hastaların anladıkları arasında bir uyumsuzluk olduğu aşikardır.
Bugünkü konumuz bu uyumsuzluğun ne olduğunu anlamaya yönelik bir çalışma.
Bu çalışmaya 89 hasta ve 43 hekim katılmıştır. Hastaların %73’ü bir ana doktorlarının
olduğunu düşünmektedir. Hekimlerin %67’si hastalarının isimlerini bildiklerini düşünmektedir.
Hekimlerin %77’si hastaların tanılarını bildiğini düşünmekte, ancak hastaların %57’si tanılarını bilmektedir.
Hastaların %58’i doktorlarının anlaşılabilir bir şekilde anlattığını düşünmekte, doktorların %21’i bir şekilde açıklamada bulunduklarını belirtmiştir.
Hastaların 3’te 2’sine hastanede yeni tedavi başlanırken; %90’na yan etkiler hakkında bilgi verilmemektedir.
Hekimlerin %98’i hastalarıyla- hastalarının endişeleri ve korkuları hakkında konuştuklarını belirtse de ,
hastaların %54’ü hiçbir zaman konu olmadığını belirtmişlerdir.
Soru Şimdi Size?
Hastaların sizce yüzde kaçı doktorunun ismini bilmiştir? Hepinizin cevabını bekliyorum.
Communication Discrepancies Between Physicians and Hospitalized Patients
Douglas P. Olson, MD; Donna M. Windish, MD, MPH
Arch Intern Med. 2010;170(15):1302-1307. doi:10.1001/archinternmed.2010.239