Monthly Archives: Kasım 2025

Semaglutid Görme Kaybı Yapıyor Mu?

https://journalretinavitreous.biomedcentral.com/articles/10.1186/s40942-024-00620-x

Semaglutid Görme Kaybı Yapıyor Mu? için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Horlama Değil 🚨

Obstrüktif uyku apnesi (OSA), uykuda üst hava yolunun tekrarlayan kollapsı ile karakterize, intermitan hipoksemi ve uyku bölünmeleriyle seyreden yaygın bir hastalıktır. Uluslararası sınıflamaya göre ağır OSA, apne-hipopne indeksinin (AHI) ≥30/saat olmasıyla tanımlanır. Bu düzeydeki hastalar, uyku boyunca yüzlerce kez solunum durması atağı yaşar ve bu durum belirgin fizyolojik stres yanıtları oluşturur.

Patofizyoloji: Sempatik Aktivasyon ve Stres Yanıtı

Ağır OSA’nın temel fizyopatolojik mekanizmaları şunlardır:

1. İntermittan Hipoksemi

Her apne sırasında oksijen satürasyonu düşer, ardından yeniden yükselir. Bu döngü, oksidatif stresi ve endotel disfonksiyonunu artırır.

2. Tekrarlayan Arousal ve Sempatik Aktivasyon

Her solunum durması atağı, beyin sapında mikrouyanıklıklara yol açar. Bu olay, sempatik sinir sisteminin aktivasyonunu sürekli tetikler.

Bu süreçte fizyolojik olarak:

Katekolaminler (adrenalin, noradrenalin) yükselir → akut hipertansiyon, taşikardi Hipotalamo-hipofiz-adrenal (HPA) aksı aktivasyonu artar → kortizol sekresyonu yükselir Baroreseptör yanıtları bozulur → gece boyunca non-dipping hipertansiyon

Bu mekanizmalar ağır OSA’nın neden “çok sistemli bir stres hastalığı” olarak kabul edildiğini açıklamaktadır.

Metabolik Sonuçlar: İnsülin Direnci ve Glukoz Metabolizması

Ağır OSA, metabolik sendromla yakın ilişkilidir. Birden fazla çalışma şunu göstermiştir:

İntermittan hipoksemi ve stres hormonları → insülin sinyal yollarında bozulma Sempatik tonus artışı → glukoz üretiminin artması Kortizol artışı → insülin direncinin yükselmesi

Çalışmalarda ağır OSA’da:

İnsülin direncinin belirgin arttığı, Bozulmuş glukoz toleransı ve tip 2 diyabet riskinin 2–5 kat yükseldiği, CPAP tedavisinin glisemik kontrolü iyileştirdiği

rapor edilmiştir.

Kardiyovasküler Riskler

Ağır OSA; hipertansiyon, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, aritmiler ve serebrovasküler hastalıklarla güçlü şekilde ilişkilidir.

1. Hipertansiyon

OSA, sekonder hipertansiyonun en yaygın nedenlerinden biridir.

Gece boyunca tekrarlayan adrenalin yükselişleri → persistan hipertansiyon Non-dipping paterni → organ hasarı riski

2. Koroner Arter Hastalığı ve Miyokard İnfarktüsü

OSA, aterosklerozu hızlandırır. Meta-analizlerde:

KAH riskinin ≈ 2 kat arttığı Oksidatif stres ve endotel disfonksiyonunun temel mekanizma olduğu

gösterilmiştir.

3. İnme

Ağır OSA’nın iskemik inme riskini 2 kata kadar artırdığı bildirilmiştir.

4. Kardiyovasküler Mortalitede Artış

Çeşitli kohort çalışmalarında ağır OSA’lı hastalarda:

KV mortalite 2–5 kat artmış, Tedavi edilmeyen ağır OSA’da 10 yıllık sağkalımın belirgin daha düşük olduğu

gösterilmiştir.

Horlama Değil 🚨 için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Uyku Apneniz Olabilir Mi?

Obstrüktif Uyku Apne Sendromu (OSAS), uyku esnasında tekrarlayan üst solunum yolu tıkanıklıkları (apne) veya belirgin daralmaları (hipopne) ile karakterizedir. Yaygın olarak görülen bu nörosolunum bozukluğu, sıklıkla tanı konulamayan ciddi bir klinik tablo olarak karşımıza çıkmaktadır.

Üst hava yolu kas tonusunun uyku sırasında azalmasına bağlı olarak dil kökü ve yumuşak damak bölgesinde çökme meydana gelmekte ve hava yolu tıkanmaktadır. Bu patofizyolojik süreç, sabah yorgun uyanma, aşırı gündüz uykululuğu (EDS), horlama ve bilişsel fonksiyonlarda azalma gibi semptomlara yol açmaktadır.

#UykuApnesi #ObstrüktifUykuApnesi #OSAS #UykuBozukluğu #Horlama

Uyku Apneniz Olabilir Mi? için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Mide İlacını Kullanmak Zorunda Mıyız? Kesmeli Miyiz?

“Hastaların yaklaşık %40’ı sürekli mide koruyucu kullanıyor.

Siz de onlardan biri misiniz?

Eğer öyleyse, bu videoyu mutlaka izleyin.

Çünkü mide koruyucular, sanıldığı kadar masum ilaçlar değil.

Gereksiz yere uzun süre kullanıldığında, böbrek yetmezliği, kemik erimesi, hatta enfeksiyon riskini bile artırabiliyor.

Amerikan Gastroenteroloji Derneği’nin son kılavuzuna göre mide koruyucu mutlaka alması gereken hastalar şunlar:

▪️ Ciddi reflü hastalığı (Grade C–D eroziv özofajit) olanlar

▪️ Ülser veya mide kanaması geçirmiş olanlar

▪️ Barrett özofagusu veya eozinofilik özofajit tanısı alanlar

▪️ Kan sulandırıcı ya da aspirinle birlikte ağrı kesici (NSAİİ) kullanan ve kanama riski yüksek hastalar

Bu grupların dışında iseniz, ilacı sürekli kullanmak yerine doktorunuzla birlikte bırakma planı yapabilirsiniz.

Ani bırakmak yerine dozu yavaş azaltmak, mide asidinin aniden artmasını önler.

Unutmayın, her ilaç bir amaçla verilir.

Gereksizse, mideyi değil, sizi yorar.”

Mide İlacını Kullanmak Zorunda Mıyız? Kesmeli Miyiz? için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Uzun Süredir Mide İlacı Kullanıyorsanız 👇🏼

Kanıt düzeyine göre mide koruyucu ilaçların yan etkileri:

Düzey 1 — Yüksek kanıt
• Kesme sonrası rebound asit hipersekresyonu ve semptom alevlenmesi
Randomize, plasebo kontrollü çalışmada sağlıklı gönüllülerde 8 hafta PPI sonrası ilacı kesince dispepsi/reflü benzeri semptomlar belirgin artıyor. Bu, PPI bırakırken kademeli azaltmayı destekler.
• Hipomagnezemi (uzun süreli kullanım)
FDA güvenlik uyarısı + sistematik incelemeler: ≥1 yıl PPI kullananlarda ciddi hipomagnezemi görülebilir; tek başına magnezyum replasmanı yetmeyip PPI’nın kesilmesi gerekebilir.

Düzey 2 — Orta kanıt (tutarlı gözlemsel meta-analizler / biyolojik plauzibilite)
• Clostridioides difficile enfeksiyonu (CDI) riski artışı
Birden çok şemsiye/meta-analiz PPI kullanımında CDI için OR ~1.3–2.3 aralığında artış bildirir; doz/süre ile riskin artabileceğine dair sinyaller var. (RCT’ler bu artışı doğrulamıyor; ilişki büyük ölçüde gözlemsel.)
• Kırık riski (kalça/omurga/bilek)
Büyük meta-analizlerde mütevazı artış: ör. kalça RR≈1.26, omurga RR≈1.58. Nedensellik kesin değil; H2-RA’larda benzer artış yok.
• Kronik böbrek hastalığı (KBH) ile ilişki
2024 sistematik derlemesi: PPI ile insidan KBH riski HR≈1.26. Bazı veri tabanlarında H2-RA’ya kıyasla fark saptanmamış çalışmalar da var → nedensellik belirsiz.
• Toplum kökenli pnömoni (özellikle ilk 30 gün)
Gözlemsel meta-analizlerde CAP riski artışı (yaklaşık 1.5 kat) bildirildi; en yüksek risk tedavinin başlangıcında. RCT sınırlı ve net değil.
• Fundik bez polipleri (FGP) / polipozis
Uzun süreli PPI ile FGP artışı bildiren sistematik derleme var ve kesilince gerileme olabileceğine dair seri/çalışmalar mevcut; fakat yeni bazı çalışmalar ilişkinin zayıf olabileceğini öne sürüyor. (Genelde benign; displazi nadir.)
• Vitamin B12/demir emilimi etkilenmesi
Asit baskılanması gıda-kaynaklı B12’nin proteinden ayrılmasını ve non-heme demirin indirgenmesini zorlaştırır; gözlemsel veriler B12 eksikliğiyle ilişki gösterir. (Tarama rutini AGA tarafından önerilmez.)

Uzun Süredir Mide İlacı Kullanıyorsanız 👇🏼 için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Folat = B9 Vitamin Eksikliği

🎙️

Folat, yani B9 vitamini… Vücudumuzun DNA üretimi ve hücre yenilenmesi için olmazsa olmaz bir vitamin. Eksik olduğunda ilk fark edilen genellikle halsizlik, yorgunluk ve solukluk olur. Çünkü folat eksikliği, kırmızı kan hücrelerinin üretimini bozar ve megaloblastik anemiye yol açar.

Dilde yanma, ağız içinde aftlar, iştahsızlık, hatta saç dökülmesi gibi belirtiler de ortaya çıkabilir. Uzun süreli alkol kullanımı, bazı ilaçlar —örneğin metotreksat veya antiepileptikler— ve dengesiz beslenme folat eksikliğini tetikler.

Gebelikte folat eksikliği ise en kritik durumlardan biridir, çünkü nöral tüp defekti denilen beyin ve omurilik anomalilerine yol açabilir. Bu yüzden gebelik planlayan kadınlarda folik asit desteği hayati önem taşır.

Kısacası, yorgunluk, dilde yanma veya solukluk fark ediyorsanız bir kan testiyle folat düzeyinize baktırmakta fayda var. Erken fark etmek, ileride ciddi sorunları önleyebilir.

Folat = B9 Vitamin Eksikliği için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Helikobakter Tedavisi Nasıl Yapılır?

Türkiye’de Tedavi Başarı Şansları

Direnç oranlarına bağlı olarak, farklı tedavi rejimlerinin başarı şansları şöyledir:

  1. Klasik Üçlü Terapi (PPI + Klartromisin + Amoksisilin):
    · Başarı Şansı: Yüksek klartromisin direnci nedeniyle %60 – %75 civarındadır. Bu, kabul edilebilir bir oranın altında olduğu için, Türkiye’de artık ilk basamak tedavi olarak önerilmemektedir.
  2. Bizmut Bazlı Dörtlü Terapi (PPI + Bizmut + Metronidazol + Tetrasiklin):
    · Başarı Şansı: %85 – %95. Türk Gastroenteroloji Derneği’nin güncel kılavuzlarında, yüksek direnç profili nedeniyle ilk basamak tedavi seçeneği olarak önerilmektedir. Amoksisilin kullanmak istendiğinde, “PPI + Bizmut + Amoksisilin + Metronidazol” kombinasyonu da etkili bir alternatiftir.
  3. Konkomitan (Eşzamanlı) Terapi (PPI + Klartromisin + Amoksisilin + Metronidazol):
    · Başarı Şansı: %85 – %90. Dörtlü tedaviye benzer şekilde yüksek başarı oranına sahiptir ve ilk basamakta kullanılabilir.
  4. Levofloksasin İçeren Üçlü Tedavi (Kurtarma Tedavisi):
    · Başarı Şansı: %70 – %85. Artan levofloksasin direnci nedeniyle başarısı düşmektedir. Genellikle ikinci basamak (kurtarma) tedavisi olarak kullanılır.

Helikobakter Tedavisi Nasıl Yapılır? için yorumlar kapalı

Filed under Genel