Yeni Bir Ayvalık Sabahı

Her son yeni bir başlangıçtır

Nötr bir duygu halindeydim, sıkıcı boşluklarla dolu kendini über entellektüel zanneden Fransız filmine bakıyordum. Normalde sıkılıp kaçmak isterdim, ama bana bir haller olmuştu, artık sıkılmıyordum.

Hayır, sıkılamıyordum bile. Acaba ölmüş olabilir miydim?

Ancak öğlene doğru uyanabilmiştim. Zorla saatime baktığımda saat 1’i gösteriyordu. Tahmin ettiğim gibi Yavuz odada yoktu. Saatin tik takları Yavuz için başlamıştı, lüferlerin gece karanlığında lüks ışığına gittiği gibi yoluna devam ediyordu. Hormonlarımın yokluğunda beyni tekrar devreye girmiş bir çamaşır makinesi gibiydim.

Tüm hayatımı belgesel gibi görüyordum. Ruhsuz, manasız, kimsesiz…

Ama Yavuz ve Rana için seviniyordum; onların martıları ağlıyordu duygusal çöplüklerinde, ama kumlar benim ayağıma dolanıyordu. Bu nasıl acımasız bir dünyaydı?

Kahvaltı, öğle yemeği niyetine Ayvalık tostunu kemirirken, Yavuz ağzı kulaklarında geldi.

-“Kardeşim, çok mutluyum. Hayatımın aşkını buldum. Hadi kalk denize gidiyoruz.”

-“Tamam da ne oldu anlat bakalım.”

-“Müdür, dün gece Rana ile tanışmıştık ya. Biz sonra telefon numaralarımızı birbirimize vermiştik. Geldiğimizde bir mesaj geldi ondan, sonra tüm gece mesajlaştık. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim.”

-“Adamım, hadi hayırlısı, İnci Teyze bu habere bayılacak.” İnci Teyze, Yavuz’un annesiydi ve her anne gibi oğlunun hayatının bir izdivaçla son bulması için yanıyordu.

Yavuz makineli tüfek gibi, olan biteni hızlıca anlatırken benim telefonum çalmaya başladı.

Telefon ekranında “Berna Hanım” yazısını okuyunca, havadaki aşk kokusu bir anda dağılıverdi, acaba bu kaçıncı çalıştı?

Benimle birlikte Yavuz da ayağa kalktı.

-“Günaydın Berna Hanım”

-”Tünaydın Berk, tatil yaramış sana”

-“Evet, Berna Hanım, dinleniyoruz, denize giriyoruz bolcana”

-“Berk, ben ameliyat oldum ve kemoterapi başlanacak. Ne öneriyorsun?”

-“Berna Hanım, bana uygulanan ilaçlar oldukça sarsıcıydı, özellikle kemo günü ve ertesi gün insan hayattan kopuyor, neşe denilen kavram gidiyor. Bana en çok bu dönemde müzik dinlemek iyi gelmişti. Bir de ne kemoyu ne de hastalığı düşünmemek gerekiyor; bu fikirler zift gibi insanın beynine yapışıyor, çıkmıyor.”

– “Peki Berk, ne zaman dönüyorsun? Döndüğün zaman beni ara”

-“ Olur Berna Hanım, geçmiş olsun. Merak etmeyin başlaması zor oluyor, ama çabucak da bitiyor.”

Yavuz merak içinde bana bakıyordu. Artık ona da durumu açıklamam gerekiyordu.

-“Berna komutan da kanser oldu Yavuz, onun için beni arıyor. Kemoterapi başlanacakmış.”

Yavuz dağılmıştı, en keyifli anında, bir anda elektriğe kapılmış, duygusal bir türbülansa girmişti. Her insan gibi kanserle ölümü birbirine bağlamıştı ve bilinçaltı bir sonraki hedefin kendi olduğunu ona fısıldıyordu. Herkes bu kadar acı çekerken âşık olmak da ayrı bir paradoks yaratıyor, kendisini bir kez daha suçlu hissediyordu.

-“Ne olacak şimdi müdür?”

-“İyi olacak inşallah. Güçlü kadın, bence atlatır. Benim gibi bir zırtapoz bile bununla başa çıkabildiyse, komutan her halükarda bu hastalığı yener.”

Reklam

Yeni Bir Ayvalık Sabahı için yorumlar kapalı

Filed under Genel

Yorumlar kapatıldı.